Pop Music Turkey :
Recent Movies

Hobbit: Beklenmedik Yolculuk (The Hobbit: An Unexpected Journey)


Yönetmen Peter Jackson’ın  “Lord Of The Rings”(Yüzüklerin Efendisi) serisinin ardından merakla beklenen “Hobbit” filmi de 14 aralıkta vizyona girdi. Bir önceki serinin başlangıç kitabı olan “Hobbit” hikayenin nasıl başladığını yüzüğün bulunuşundan itibaren Frodo’ya verdiği parlayan elf kılıcını ve güçlü cüce yapımı zırh Mythril'ın nasıl ele geçtiğini anlatır.Bu kılıç, zırh ve tabi ki yüzükle tüm orta dünyanın kaderi değişecektir.
Başrollerinde önceki seriden hatırladığımız Ian McKellen(Gandalf) ve Martin Freeman(Bilbo) ile kadroya yeni katılan cüce prens rolünde Richard Armitage(Thorin) yer almakta.

Bilbo Baggins, Hobbit diyarında huzurlu bir yaşam sürmektedir.Ta ki 5 büyük büyücüden biri olan Gandalf gelene kadar. Gandalf cücelerin yalnız dağdaki krallığı Erebor’u yerle bir eden korkunç ejderha Smaug’dan krallığı kurtarmak için 13 cüceden oluşturduğu ekibe Bilbo Baggins’i de dahil etmesiyle beklenmedik macera dolu bir yolculuk da başlamıştır. Bu yolculuğun başlangıcı ilerde Sauron’a karşı kazanılacak büyük zaferin de ilk adımları olacaktır.

$180,000,000’lık bütçesiyle “Lord Of The Rings”(yüzüklerin efendisi) serisinin ilk 2 filminin bütçesine denk bir bütçeyle çekilen filmde kullanılan teknolojinin daha da ileriye taşındığını söyleyebiliriz.
Film açılış haftasında  $84,617,303’lık gişe ile bütçesiyle “Lord Of The Rings” (yüzüklerin efendisi) serisinin tüm filmlerinden daha iyi bir gişe yapmıştır. Bu ivmesini devam ettirmesiyle en yüksek gişeye ulaşması da hiç zor görünmüyor.

Peter Jackson bu seriyi neden önce çekmedi de sondan başa giden bir yol izledi? Herkesin beklentisini yukarıya çıkartıp film sonrası bir tatminsizlik yarattı gerçekten merak ediyorum?

Sonuç olarak orta dünyanın büyük umudu,görselliği ve tek ümidi olan Frodo ile maceraya koşan Bilbo Baggins’in hikayelerini karıştırmadan izlendiğinde seyirciyi tatmin edecek müthiş efektleriyle seyircisini sinemalarda bekliyor.

İYİ SEYİRLER

Yönetmen: Peter Jackson
Oyuncular: Ian McKellen, Martin Freeman, Richard Armitage
Tür: Fantastik, Macera
Ülke: ABD, Yeni Zelanda


SKYFALL


Tüm zamanların en iyi ajanı 007'in son sinema filmi bizi yine maceradan maceraya sürüklüyor lakin şimdiye kadar ki tüm filmlerden bir farkı var o da serinin 25. filminde ilk defa James Bond'un geçmişine bir yolculuk yapıyor olmamız.Bu yönüyle izleyiciyi farklı bir bond'u da görmüş olacak!
Son 3 filmde de olduğu gibi ilk sarışın  James Bond olan David Craig canlandırmakta ve 007'in bu bölümdeki düşmanı muhteşem bir oyunculuk sergileyen Javeir Bardem, eski MI6 ajanı Silva'yı canlandırmaktadır.

Film İstanbul sultanhamam'da başlıyor inanılmaz bir aksiyonla devam ederken birden kendinizi adana'da buluyorsunuz ve M'in emri ile James Bond vuruluyor.MI6 'e göre resmen ölü sayılan Bond hayatına türkiye'de devam ederken MI6 merkez binasına yapılan saldıradan sonra ülkesine hizmet için geri dönmeye karar verir lakin omzundaki yara yüzünden eskisi kadar çevik değildir yine de görev başına döner ve  silva'ya karşı bir mücadele içine girecektir.Bu bölümde iskoçya'da çocukluğunun geçtiği yere dönecek geçmişi ile de hesaplaşacaktır.İskoçya dönüşü aynı zaman da eski 007'lerden olan Sean Connery'de bir atıfta bulunulmaktadır.

 Bu Türkiye'de From Russia With Love ve The World İs Not Enough filmlerinden sonra çekilen üçüncü James Bond filmidir.

Javier Bardem'in canlandırdığı Silva karakterine ayrıca bir paragraf açmak gerektiğini düşünmekteyim.Bence gerçekten muhteşem bir oyunculuk sergilemiş lakin ben Silva karakterini izlerken sürekli Joker'i anımsatması,Bond'un Malikanesine dönmesi ve orada onu malikenin sadık hizmetçisi Kincade'in karşılaması bir an beni James Bond havasından alıp Batman havasına sokmadı desem yalan olur.

Serinin 23. filmi olan Skyfall'ün tahmini bütçesi  $200,000,000 olarak açıklandı.ABD'de açılış haftasında $88,364,714'lık gişesiyle serinin en iyi açılışını yapmış oldu.Filmin şuana kadar ki gişesi ise $678,495,344 elde eden film tüm zamanlarında en iyi Bond filmi olmayı şimdiden başarmış oldu!

Filmin Soundtrack'inde Adelle imzalı Skayfall'da büyük ilgi gördü.listelerde üst sıralarda şarkıda çok beğildi.

Sizde tarihin en iyi Bond filmini izlemek istiyorsanız sinemalarda sizi bekliyor.

İYİ SEYİRLER




YönetmenSam Mendes
YapımcıBarbara Broccoli, Michael G. Wilson
MüzikDavid Arnold
Görüntü YönetmeniRoger Deakins
Eser

Oyuncular
Ian Fleming

David Craig

Ralph Fiennes

Javeir Bardem

Naomie Harris









CLOUD ATLAS(BULUT ATLASI)

Wachowski kardeşlerin Alman yönetmen Tom Tykwer ile ortaklaşa senaryosunu yazıp yönettiği film “CLOUD ATLAS” 26 ekimde ülkemizde vizyona girdi.Büyük bir merakla beklenen filmin başrollerinde Tom Hanks, Halle Berry, Hugh Grant, Hugo Weaving, Jim Sturgess, Ben Whishaw, James D'Arcy, Doona Bae ve Susan Sarandon gibi birbirinden ünlü isimler yer almakta.

Film ilkel kabileler zamanıyla ile 2144 seul’deki bir zaman aralığında farklı yaşamların farklı çağlarda birbirilerine olan bağlantısını konu etmekte zaten filmde de geçen bir replik filmi çok güzel özetlemektedir.”  Geçmiş, Şimdi, Gelecek, Her Şey Birbiriyle Bağlantılı...”Filmi izledikçe bu bağlantıyı daha iyi anlıyorsunuz.İlk başta biraz karmaşık geliyor ama film ilerledikçe tüm taşlar yerine otururmaya başlıyor.Oldukça uzun bir film izleyeceğinizi şimdiden söylemek isterim;o yüzden sabırla filmi takip etmek lazım arasında bu ne ya ya çıkalım dersenız MERVE ve BERİL gibi filmden bir şey anlamayacağınız için film hakkında olumlu düşüncelere sahip olmanız mümkündür değildir!
Film David Mitchell’ın Türkçe'ye de Bulut Atlası olarak çevrilmiş olan aynı adlı romanından uyarlandı. Pek çok ödülü bulunan romanın yakın zamana dek "sinemaya uyarlanamayacak kadar karmaşık" olduğunu söyleniyordu. 
Nitekim Wachowski kardeşleri ve Tom Tykwer proje aşamasında filmin karmaşık senaryosuna hiçbir büyük yapımcıyı ikna edemediler.

Old Georgie



Jim Broadbent'in canlandırdığı "Timothy Cavendish" karakterinin başından geçen hikaye seyircinin gülümseyerek izleyeceği bir hikaye olacaktır.Ayrıca Hugo weaving'in canlandırdığı ilkel çağların şeytanı "Old georgie" izlenilmesi gereken bir performans!

Film de kitap gibi zamanlar üstü hikayeye yapısıyla epik-macera-drama türleri arasında gidip geliyor.



$100,000,000’lık bütçesi ile açılış haftasında  $9,400,000’lık bir gişe yaptı ki açılış haftası olduğunu düşünecek olursak oldukça düşük bir gişe elde ettiğini söyleyebiliriz!

Filmin çok uzun olduğunu söylemiştm tam tamına 172 dk’lık bir film.Sinemaya gitmeden önce erzağınızı hazırlayın öyle gidin derim.Yine de türkiyede ara veriliyor,ABD  de baştan sona kadar izliyorsun!!
Gizem,macera.drama ve bilim kurgu sever herkesin gidip görmesi sevmeyenlerin uzak durması gereken karmaşık senaryolu güzel bir film sizi bekliyor!

İYİ SEYİRLER

Yönetmen Tom Tykwer, Andy Wachowski   
Senaryo Tom Tykwer, Andy Wachowski   
Yapımcı Stefan Arndt, Andy Wachowski   
Müzik  Johnny Klimek, Reinhold Heil, Tom Tykwer   
Görüntü Yönetmeni John Toll, Frank Griebe   
Eser         David Mitchell   
OynayanlarTom Hanks    
        Jim Sturgess   
        Hugo Weaving   
        Hugh Grant   
        Susan Sarandon   
        Ben Whishaw   
        Halle Berry    
        Jim Broadbent   
        Keith David   
        James D'Arcy   
        Xun Zhou   
        Du-na Bae  
        Alistair Petrie   
        Götz Otto   
        Louis Dempsey

BRAVE(CESUR)


Pixar'ın yeni şaheseri Brave(cesur) ilk gösterimini 10 haziranda Seattle International Film Festival'inde olan film 7 eylülden itibrane ülkemizde de gösterime girdi!
Ben de bugün(25 eylül 2012) bu filmi izlemeye gittim.3D ve türkçe dublajlı olarak izlediğim filmde beren saat merinda karakterine sesiyle çok yakışdığını söylemeden geçemeyeceğim.

İskoçyada krallık zamanında Kral Fergus'un kızıl saçlı deli fişek kızı Merida kaderinin kendi elinde olduğuna inanmaktadır.Kralin küçük kızı artık büyümüştür 3 klanın lordu kralığa gelip oğullarını Prenses Merida ile evlenmesini istemektedir.Kraliçe Elinor kızını bir prenses gibi büyüymek istesede Merida babası gibi savaşcı olmak istemektedir ve evlilğe hazır değildir.Annesini evlenmek istememesine ikna edemeyince bir cadıdan yardım alarak annesinin değiştirmek istemiştir.Amacınada ulaşır annesi bir insandan ayıya dönüşmüştür ve hikyamiz bundan sonra daha da macera dolu olarak tamgaz devam edecektir.

Film bir anne ve kızının arasında ilişki üzerine oturtulmuş ve çok güzel işlenmiş.

İnanılmaz Aile,Ratatouille gibi başarılı animasyonlarda imzası olan Mark Andrews ve Aslan Kral'ı da yöneten Brenda Chapman'in ortak yönetmenliğinde çekilen film,tam bir Pixar klasiği olmaya aday.

Lord Macintosh karakteri Pixar ve Apple firmalarına büyük emek vermiş olan Steve Jobs'a bir gönderme niteliğinde.Filmin sonunda yer alan ithaf cümlesiyle,tüm yapım da jobs'a armağan edilmiş.

Bu film için Pixar stüdyosu 3 yılda 2 farklı yazılım daha geliştirdi.Yazılımlardan birinib tek görevi Merida'nın saç bukleleriyle vücut haraketlerinin senkronize olması.Genç prensesin saçında 1500 bukle olduğunu hatırlatmak isterim.



Brave için pixar stüdyoları $185,000,000 harcamış buna karşın sadece açılış haftasında sadece ABD'de $66,323,594 'lık bir gişe elde etmeyi başarmıştır.Şu zamana kadar ise $499,858,247'lık bir gişe ile tüm zamanlar box office listesinde ilk 100 içinde şimdiden bir yer edindiğini tüm zamanlar ABD box office listesinde 85.olduğunu belirtmek isterim.

Türkçe dublajında Merida'yı seslendiren Beren Saat son derece başarılı bir performans ortaya koymuş diğer seslendirme sanatçılarının isimleri alfabetik olarak aşığıda yer almaktadır.

Animasyon ve epik hikaye sever herkesin beğeneceğine inanıyorum.Pixarın yeni teknolojisi görmek için bile sinemalara gitmenizi tavsiye ederim 100dk boyunca keyifle izleceğiniz bir film sizi bekliyor!
Bence imkanı olan herkes annesiyle gidip izlemeli!

İYİ SEYİRLER


CESUR TÜRKÇE SESLENDİRENLER (BRAVE)
Bora Severcan (Ses Yönetmeni)Selim Atakan (Vokal Yönetmeni)

Beren Saat,Merida'yı seslendirdi.


Seslendirme Kadrosu
Ahmet Ere
Ali Çorapçı
Ali Çorapçı
Ali Ekber Diribaş
Aycan Sümercan
Bahar Şenbahar
Beren Saat
Bora Severcan
Ender Yiğit
Enver Güçlü
Ercan Demirel
Erdem Çalışkan
Ezel Kalkan
Faruk Akgören
Gülen Karaman
Halim Ercan
Kaan Kıran
Mazlum Kiper
Mehmet Zorlu
Melis Balkan
Nurhan Yılma
Oğuz Özoğul
Öykü Kılışaslan
Sercan Gidişoğlu
Tuğbey İstanbullu
Tuna Öztunç

Yönetmen:Mark Andrews, Brenda Chapman
Oyuncular: Kelly MacDonald, Billy Connolly, Emma Thompson
Tür:Animasyon , Macera, Komedi
Ülke:ABD

The Tall Man(Sır)

Total Recall'den hatirlayacağımız Jessica Biel'in başrolünde oynadığı The Tall Man gizem dolu bir senaryo ile izleyicisin karşısına çıkıyor.gerilim severlerin tercih edeceği gizem dolu film 7 eylülden beri vizyonda.Filmin diğer başrol oyuncuları Jodelle Ferland(Jenny) ve William B. Davis(Sheriff Chestnut)

Kasaba halkının geçimini sağladığını madenler kapanınca  artık hayalet bir kasaba haline dönmüştür.Kasabanın bu sessizliğni geride hiç bir iz bile bırakmadan çocukların gizemli bir şekilde teker teker kaybolmasını kimse açıklayamaz.Kasaba halkı bu kaçırmaları gizemli uzun boylu bir adamın yaptığını düşünmektedir.kasabanın melek yüzlü hemşiresinin oğlunun bir gece gizemli uzun boylu adam tarafından kaçırılmasıyla gizem dolu maceramız başlamış oluyor.
izlerken sürekli hadi be diyeceğiniz kırılma anlarını yaşayacağınız güzel bir film izyeceksiniz.

The Tall Man  Fransız yönetmen Pascal Laugier'ın ilk ingilizce filmi olarak karşımızda,yönetmenin bundan önceki filmleri de gerilim korku ve gizem dolu öğeler içermektedir. Saint Ange(2004) ve Martyrs (2008) filmlerine de bakmanızı öneririm!

Filmin geçtiği Cold Rock'ı gördükçe hafızalarda yer eden dev gökdelenler,büyük lüks arabalar,geniş yollar ve gelir durumu iyi amerikan imajının tam tersi fakirlikten çürüdüğünü insanların işsizlikten kırıldığı bu kasabayı gördükçe amerika rüyası olanların izlemesi gereken bir film olduğunu düşündüm amerikanın da birde bu yüzü var!



Birde Annemin bu flmi izlemesini isterdim.Annelerin neler yaptığını görmesini isterdim!

Yapımcılarından biri olan Jessica Biel'in son derece başarılı bir performans sergilediği filmi izlemenizi tavsiye ederim!!!


 

Yönetmen:
Pascal Laugier
Oyuncular:
Jessica Biel, Stephen McHattie, William B. Davis
Tür
Gerilim, Korku
Ülke
ABD, Kanada

360

İngiliz sinemasının başarılı bir örneğiyle karşı karşıyayız. 2011 Londra Film Festivali’nin açılış filmi tm bir yıldızlar geçidi  Anthony Hopkins, Ben Foster, Rachel Weisz, ve Jude Law gibi hollywood’un yıldız isimlerinde yer aldığı filmde ilişkiler üzerine düşündürücü bir yaklaşım sergilenmiş.
Birbiriyle kesişen hayatlar ve aşkla bezenmiş olan film adı gibi dünyada 360 derecelik bir tur attırıyor.Viyana’da başlayan hikayemiz  Paris, Londra, Bratislava, Rio, Denver ve Phoenix şehirlerini fon olarak kullanıyor.
Lola’nın John’a bıraktığı not belkide filmin özeti gibi diyebiliriz “yolculuk bir kez yaşanır ve bende bu şansımı deniyorum” evet hayat bir yolculuk ve hepimizin tek bir şansı var arada sırada sizinde içinizden geçmemişmidir şansınızı denemek ya da yapmışsınızdır;eğer bu bizi daha mutlu yapacaksa neden denemeyelim .Lola’nın bu görüşleri valentina’yıda eklemiş olmalı ki Valentina’nın da dediği gibi “tek bir kez yaşarsın kaç şansınız var ki?beklemek istemiyorum” Film boyunca insanların ikilemlerde seçim yapmaları gerektiğini göreceksiniz  sizde kendinizi o kişilerin yerine koyun ve siz ne yapardınız bir kez daha düşünün!
Film çok kültürlü olması yanında doğal olarak farklı dillerde içeriyor bu diller İngilizce,almanca,arapça,Fransızca,Portekizce,rusça
Filmin gişesi oldukça düşük şimdiye kadar toplam $180.000 kadar bir gişe elde eden filmin yapımcılarının bu kadar yıldız oynattıklarını çok uslu bir film yaptıklarını düşünce zarar ettiklerini düşünmemiz çokda zor değil.Ben emek harcanan her işin hak ettiği değerini almasını düşünenlerdenim umarım ilerleyen haftalarda gişesi bol bir film olacaktır.
Film çok ağır ilerliyor sonuna doğru bir tempo kazanıyor keşke bu tempo film boyunca olsaydı eminim seyircisi daha bol bir film olabilirdi.
Son olarak benim bu film hakkında ki görüşüm sinemada gidecek daha iyi filmler var ama farklı yaşamların geçiş hikayeleri olan ve aşkla bezeli bir film izlemek istiyorsanız bu film aradığınız film olabilir ayrıca filmdeki performanslarını merak edenler içinde değişik bir deneyim olacaktır.


İYİ SEYİRLER





Yönetmen: Fernando Meirelles
Senaryo: Peter Morgan, Arthur Schnitzler
Oyuncular: Rachel Weisz, Jude Law, Anthony Hopkins, Lucia Siposová, Gabriela Marcinkova, Johannes     Krisch, Danica Jurcová, Peter Morgan, Moritz Bleibtreu, Riann Steele
Tür: Dram, Romantik
Görüntü Yönetmeni: Adriano Goldman



NOT:Bu filmi bana öneren Deniz Suerkan'a teşekkürlerimi sunarım.


The Expendables 2(Cehennem Meleklerİ 2)

The Expendables 2(Cehennem Melekleri 2 )büyük bir aksiyonla başlıyor ve en başından sizi filmin içine çekmeyi başarıyor.Patlamalar,silah sesleri,yıkılan binalarla,büyük bir gürültü koparıyorlar The Expendables nam-ı diğer Cehennem Melekleri aksiyon dozu önceki filmden daha da yükselmiş olarak seyircisiyle buluşuyor.Başrol oyuncularına gelince hangisini sayayım ki birini bile eksik sayacağım diye endişe duyuyorum. Önceki filmin kadrosu tutulmuş üzerine Jean-Claude Van Damme ve bir efsane Chuck Norris eklenmiş ve yine önceki filmde gönürlüğü çok az olan Arnold Schwarzenegger ve Bruce Willis’in rollerinde de artış olmuş.

Church'un (Bruce Willis) bir önceki görevde istediğini alamamış ve üstüne 5 miyon dolarını kaybettiğini düşündüğü için Barney Ross (Sylvester Stallone)’un kapısını tekrar çalar. Barney Ross (Sylvester Stallone)’un 2 seçeneği vardır ya hapse girecektir ya da arnavutluktaki görevi kabul edecekti.Görevi kabul eder.Bu görev Ross ve ekibi için çocuk oyuncağıdır lakin evde ki hesap çarşıya uymaz bir başka paralı asker olan Vilain(Jean-Claude Van Damme) ve ekibi tarafından kesilir basit bir hesaplaşması olması gerekirken Ross’un ekibinden Bill The Kid(Liam Hemsworth) öldürülür.The Expendables intikam ateşi ile yanmaya başlamıştır.

Yönetmen koltuğunda “Con Air” filmden hatırlayacağımız Simon West oturmakta bu da aksiyon dozunun ilk filme oranla daha yüksek tutulmasını sağlamış ki yerinde bir değişim olmuş hatırlayacğınız gibi bir önceki filmin yönetmeni Sylvester Stallone idi. Başarılı oyuncunun senaryo ekibinde kiişine bu filmde de devam etmiş.


$100,000,000 lık bütçesiyle hiçbir şeyden fedakarlık yapmadıklarını film boyunca görebiliyorsunuz.Bu yüksek maliyetli bol yıldızlı filmin gişede ki başarısı ne olacak diye merak edenler daha ilk hafta dolmadan dünya çapında şuan için ulaştığı  $48,414,144’lık gişeyi görünce ilk filmin yakaladığı başarıya gececiğine kesin gözüyle bakıyorlar.bir önceki filmin toplam gişesi dünya çapında $274,470,394 idi.

Filmde öyle yıldızlar var ki hangisini sayayım diye düşünürken biri öne çıkıyor Chuck Norris.80’li yılların başarılı aksiyon yıldızı bu filmle tekrar eski günlerine nispet yaparcasına geri dönüşü göz dolduruyor.Filmin bir sahnesinde Arnold Schwarzenegger yanında Chuck Norris’i görünce sırada ki kim Rambo mu? Diyerek filmi kendi içinde hicvediyor ve seyıircinin yüzünde bir tebbessüm oluyor.film içinde yer yer böyle eskiye göndermeler mevcut ki Chuck Norris’in bu filmde canlandırdığı karakterde Good Guys Wear Black (1978)’de emekli ordu mesunu Booker karakterine bir gönderme.

Filmin çekimlerine 2011’in son aylarında Bulgaristan’da başlandı ve 2012’nin başlarında Hong Kong ve New Orleans kentlerinde tamamlandı.

Aksiyon dolu filmleri seviyor iseniz hiç düşünmeden giderim derim hem macera dolu bir 103 dakika geçireceksiniz hemde bir zamanlar efsane olmuş yıldızların günümüz performansını da görmüş olacaksınız.

Not:The Expendables 3’un çalışmalarına başlandı





 İYİ SEYİRLER










Yönetmen: Simon West
Senaryo: Dave Callaham, Richard Wenk, Sylvester Stallone, Ken Kaufman, David Agosto
Oyuncular: Sylvester Stallone, Jason Statham, Jet Li, Dolph Lundgren, Chuck Norris, Jean-Claude Van Damme, Bruce Willis, Arnold Schwarzenegger, Terry Crews, Randy Couture
Müzik: Brian Tyler
Görüntü Yönetmeni: Shelly Johnson

This must be the place(Olmak İstedİğİm yer)

 Sean penn'in emekli olmuş gotik rock yıldızını canlandırdığı This must be the place(Olmak istediğim yer) aktörün son yıllardaki en tekileyici oyunculukarından birine sahne oluyor. Filmimde Sean Penn’in oynadığını filmin başındaki jenerikte öğreniyorsunuz  o kadar film boyunca  Sean penn'i unutuyorsunuz ta ki filmin sonuna kadar!.Filmin diğer oyuncularının da başarılı performansları filmi daha güçlü bir hale getirmekte özellikle filmin sonunda nazi alman subayını canladıran Heinz Lieven’in performanını izlemenizi tavsiye ederim. The Cure’in solisti Robert Smith olan benzerliğide gözlerden kaçmıyor tabii biraz daha yaşlanmış ve yıpranmış hali olduğunuda söyleyeyim.

Film boyunca Yahudi soykırımı hakkında ince ince göndermerler eski zamanlardan fotoğraflar sunuluyor ama bu o kadar ustalıkla yapılmış ki izleyiciyi sıkmadan akılının bir köşesine kazıyor.

Filmim konusuna gelince,emekli olmuş gotik rock yıldızı .Cheyenne hala eski gülerinde ki gibi gotik tarzını korumaktadır lakin son derece naif kendi halinde emekliiğini yaşamaktadır.Müziğe başladığından beri babası ile görüşmemektedir 30 sene olmuştur babasının ölüm döşeğinde olduğunu öğrenince Dublin den New York’a gider lakin uçak korkusu olduğu için gemiyle gitmeyi tercih ettiğinden babasını son anlarında yanında olmak için geç kalmıştır.Cenaze sonrasında babasının Auschwit’den bir SS subayı olan Aloise Muller’in peşinde olduğunu öğrenir ve babasının yarım kalan işini tamamlamaya karar verir ve izleyecilere son derece keyifli yer yer gülümseten bir yol filmi sunar.

Film italyanın öne çıkan yönetmenlerinden Paolo Sorrentino İngilizce çektiği ilk film olan This must be the place(Olmak istediğim yer)'yle bir çok  film festivaline katılmştır.Filmin prömiyerinin yapıldığı Cannes'a dördüncü kez katılarak yarışmalı bölümden Kiliseler Birliği Ödülü ile dönmeyi başarmıştır .Film katıldığı pek çok festivalde en iyi yönetmen,oyuncu,şarkı,görüntü dallarında pek çok ödül almayı başarmıştır. This must be the place(Olmak istediğim yer)'in katıldığı diğer festivallerde sırasıyla Zurich Film Festivali, Rio de Janeiro Uluslararası Film Festivali, Morelia Uluslararası Film Festivali, BFI Londra Film Festivali, Bratislava Uluslararası Film Festival, Selanik Uluslararas Film Festivai, Stockholm Uluslararas Film Festivali, Brighton Film Festivali, Sundance Film Festivali, Glasgow Film Festivali’dir.
 
€25,000,000 gibi hatırı sayılır bir bütçeye sahip olan film vizyona girdiği günden bügüne kadar yaklaşık €41,000,000’luk gişe elde etmiştir.daha gösterimde olduğunu ve gösterime girmediği ülkeleri düşününce bu gişenin daha yukarılara çıkacağını söyleyebiliriz.

Filmin bir diğer ilgi çeken kısmı son derece başarılı film müzikleri filmi izlerken duycağınız bu güzel müzkleri David Byrne ve Will Oldham'a ait.

Büyük paralarla çekilen aksiyon macera dozu yüksek gerilimli filmlerden sıkıldıysanız bu filmi mutlaka izlemelisiniz pamuk gibi bir rock yıldızının nazi avcısı olduğu bu yol filmi ayıracağınız her saniyeye değecektir.

İYİ SEYİRLER!














 

Yapım: 2011 - İtalya,İrlanda,ABD
Tür: Dram, Komedi
Süre: 118 dakika
Yönetmen: Paolo Sorrentino,
Oyuncular: Sean Penn, Kerry Condon, Frances McDormand, Shea Whigham, Eve Hewson, Judd Hirsch, Liron Levo, Olwen Fouere,
Senaryo:Paolo Sorrentino, Umberto Contarello,

NOT:Bana bu filmi öneren AYŞEGÜL KESKİN'e teşekkürlerimi sunarım









TOTAL RECALL(GERÇEĞE ÇAĞRI)

1990 yılında Arnold Schwarzenegger ve Sharon Ston'un baş rolünde oynadığı zamanın en başarılı bilim kurgu filmlerinden biri olan "Total Recall"ın günümüz teknolojisi ile çekilen bir uyarlaması ile karşı karşıyayız.

Belirsiz bir gelecek zamanda dünya iki ayrı koloniye ayrılmıştır biri Britanya Birleşik Federasyonu diğeride günümüz avusturulyasıdır.iki dünya arasındakiler  düşüş adı verilenbir asansörle binlerce kilometreyi dakikalar içinde gitmektedirler.Avustralya kolonisinde kalanlar vizesiz Britanya Birleşik Federasyonu'na geçiş yapmamakta 2.sınıf vatandaş olarak yaşamaktadırlar.Buna karşı olan bir grup isyancı Matthias önderliğinde Britanya Birleşik Federasyonu'na saldrılar düzenlemektedir. Kahramanımız Douglas Quaid ise güzel ve çok sevdiği  karısıyla  avusturalya kolonisinde yaşar.Quaid'in vizesi olduğu için biri Britanya Birleşik Federasyonunda sentetik polis fabrikasında çalışmaktadır.Zihnini karıştıran bir rüyayı her gece görmektedir ve beklediği terfiyi diğer koloniden olduğu için alamadığından canı çok sıkkındır ve kamusal alanda rekalmları dönen bir tür uyuşturucu olan REKALl'un hayal tacirlerine gider işleme başlamadan önce bir test yaparlar eğer olmak istediğniz kişi zaten oldugunuz kişiseysiniz buna izin verilmemektedir ve tam işlem başlarken yalan söylediği ortaya çıkar içeri giren Britanya Birleşik Federasyonu polislerini büyük bir ustalıkla ve son derece hızlıca öldürür ne olduğunu anlayamadan evine gider olayı karısı Lori'ye anlattığında Lori'de onu öldürmeye çalışır o andan itibaren film sonuna kadar son derece hızlı bır akışla devam eder. Bence filmin tüm çekiciliği sonuna kadar hayal mi gerçek mi diye sorgulayacak olmanızdır!

3 memeli kadının 2012 versiyonu
Film Kanada-ABD ortak yapımı olarak $125,000,000 bütçe ile 2 ağustosda vizyona girdi.Açılış haftasında $25,577,758 (ABD) gişe yaptı.vizyona girdiği günden bu yana toplam $47,375,226(ABD) gişe sağlayan film 1990 yılında çekilen filmin $261,305,628'lık gişe başarısını yakalayabilecek mi ya da ne kadar üzerine çıkacak bunu ilerleyen zamada hepberaber göreceğiz.
Filmin oyuncularına gelince başrolde Alexander (2004) ve Miami Vice (2006) dan hatırlayacağımız yakışıklı aktör  Colin Farrell'e Underworld serilerinden hatırlayacağımız  güzel ve seksi oyuncu Kate Beckinsale ve onun selefi Blade: Trinity'den hatırlayacağımız çevik ve güzel oyuncu Jessica Biel oynamakta buarada Breaking Bad'den Walter White olüyle hatırlacagımız aktör Bryan Cranston'ı oldukça saçlı olduguğundan tanımakta zorluk çekebilirsiniz.            
Underworldve Underworld: Evolution filmlerinin yöentmenliğini yapmış Len Wiseman'ın  4. uzun metraj çalışması olarak karşımıza çıkıyor.
Aksiyon dozu yüksek uzun kovalamaca sahnelerinin bitmek bilmeyen dövüş sahneleriyle görsel açıdan son derece doyurucu gürültülü bir film izlemek isterseniz buyrun sinemalara!

Filmle alakalı küçük bir tespitimide sizinle paylaşmak isterim.1990 yılında ki filmde pepsi reklamı yapılırken 2012 versiyonunda coca cola reklamı yapılmakta!

Peki bu kadar yorumdan sonra 1990 yılında  Arnold Schwarzenegger ve Sharon Ston'un baş rolünde oynadığı o zaman için gayet iyi şimdinin çok gerisinde kalmış efektleri ile  TOTAL RECALL mü yoksa büyük paralar harcanarak çekilmiş barollerinde Colin Farrell'li,Kate Beckinsale'li, Jessica Biel'li 2012'nin teknolojisiyle çekilmiş TOTAL RECALL mü?dersenşz cevabım hiç düşünmeden 1990 yılında ki TOTAL RECALL olacaktır evet efektler günümüzle kıyas edilemez ama fikir ve işleniş bakımından hep bir adım önde olacaktır benim için!

Bu filmide bir kez daha Turkcell Kuruçeşme Arena'da bihter ve seçil'le beraber izledik.Bu sefer erken giderek son kalan armutlarda boğazın kıyısında yıldızların altında izlemek öyle keyifli oldu ki eğer bu deneyimi yaşamadıysanız son bir şansınız var 28 ağustosta  VAMPİR AVCISI ABRAHAM LINCOLN'ı izleyebilirisiniz hem  Turkcell Kuruçeşme Arena'nın son günleri malumunuz o arazi otel olmadan bir kez daha zevkini çıkarmanızı tavsiye ederim.

Bu kadar bahsi geçmişke size her iki TOTAL RECALL filmininde fragmanını izlettirmek isterim.


İYİ SEYİRLER

 

SAVAGES(VAHŞİLER)

Seks,uyuşturucu ve vahşet hepsi bu filmde o yüzden gitmeden önce bir kez daha düşünün sonra filmin başında bu nasıl film çıkalım demeyin!
Filmin girişinde seks ve vahşet yüksek dozda veriliyor devamında da bu doz biraz düşsede insanı rahatsız eden sahneler olmuyor diyemeceğim
Oliver Stone  Natural Born Killers,U TURN de olduğu gibi suç ve gerilimi son derece güzel harmanlayarak seyircisinin karşına yep yeni filmi SAVAGES ile çıkmış!

2 yakın arkadaş CHON ve BEN son derece kaliteli uyuşturucu üretimi ile başlayan dostluğu dünya çapında hatırı sayılır bir üne kavuşur bunu fark eden meksika'nın en büyük uyuşturucu karteli ortaklık teklif eder lakin teklifleri kabul edilmez!Bunu bir hakaret kabul eden ve istedikleri uyuşturucu ortaklığını sağlamak için  CHON ve BEN'in ortak sevgilisi olan O'yu kaçırırlar o andan sonra işler daha karışacaktır!

Filmin oyuncu kadrosu tam bir yıldızlar geçidi gibi John Travolta'dan Benicio Del Toro'ya ordan Salma Hayek'a kadar uzanıyor.Başrol oyuncularından Taylor Kitsch ise son zamanlarda vizyonda başarılı filmler JOHN CARTER ve BATTLESHIP'den hatırlayacaksınız bu kadar etkin bir oyuncu kadrosu başarılı bir yönetmen ve süpriz sonla birleşince ortaya seyredeğer güzel bir yapım cıkmış!Daha önce de dediğim gibi kimi yerlerinde şiddet dozu çok yüksek filmin adının VAHŞİLER olması adiyla müsenma olduğunu gösteriyor.

Filmin başından sonuna chon ben ve o'nun ortak sevgi cemberi olacaktır.birbirlerini öyle seviyorlar ve kıskanmıyorlar ki anlamak mümkün değil nasıl sen beraber olduğun adamı ya da kadını bir insan paylaşabilir anlamak mümkün değil!gerçi film içinde buna da kısaca değiniyorlar.
ELENA(Salma Hayek) ile O(Blake Lively) akşam yemeğindeki diyalogu dikkatli izlemenizi tavsiye ederım!

$45,000,000 'lık bir bütçe ile çekilen film ABD'de açılış haftasında $16,016,910 lık bir gişe yaptı.ABD de 8 temmuzda vizyona giren film şuana kadar $40,055,075 lık bir gişe yaptı!Dünyada ise $46.500,000 lık bir gişe ile yapımcılarının yüzünü güldürmeyi başardı!
Ülkemizde ki rakamlarda şöyle;toplam seyirci sayısı:33.996 kişi şimdiye kadar ki yaklaşık hasılatı da 372.271,00 TL

Bu sıcaklarda sinemaya gitmek istemem açık hava da püfür püfür boğaz esintiyle yıldızların altında izlemek istitorum dersenız  Turkcell Kuruçeşme Arenada kurulan açık hava sinemasını öneriririm perdenin büyüklüğü ve ses sistemi bir açık hava sineması için  oldukça yeterli ki benim sesle ilgili sıkıntı olacağına dair endişelerim vardı ama filmin bi yerinde kurşun sesini duyunca oturduğum koltuktan zıpladım resmen :) gerci bir sonra ki filme hiç yer kalmamış ama daha 2 film var kaçırmayın gidin keyifli bir gece geçirin!

Bu filme blogger arkadaşım Şeçil ile gittim.Gerilim filmlerini sevmediğini hatta bu yüzden haberlerı bile izlemediğini öğrenince eyvahhh dedim lakin filmi gayet zevkle severek izledi boğaz havasından olsa gerek diye düşünüyorum  :)

Buarada unutmadan eğer çok üşüyen bir insanınız yanınıza ince bir şal ya ceket almanızı öneriririm ilerleyen saatlerde boğaz oldukça serinliyor!

İYİ SEYİRLER









Yönetmen: Oliver Stone
Senaryo: Oliver Stone, Shane Salerno, Don Winslow
Oyuncular: Aaron Johnson, Taylor Kitsch, Blake Lively, Jana Banker, Candra Docherty, Patrick Fourmy, Gary Stretch, Benicio Del Toro, Diego Cataño, Shea Whigham
Tür: Suç, Dram, Gerilim
Müzik: Adam Peters
Görüntü Yönetmeni: Daniel Minde

The Dark Knight Rises(Kara Şövalye Yükseliyor)

 Batman serisinin son filmi cuma günü itibariyle ülkemizde vizyona girdi. Filmin önceki serileri göz önüne alındığında beklenti de oldukça yüksekti.

Film ABD'de vizyona girdiğinde yaşanan katliamdan sonra bir çok ülkede filmin galaları iptal edildi. Bunları düşünerek sinemaya gittiğimde Türkiye'de de bir manyak özenti biri çıkar mı diye düşünmeden edemedim . Allaha şükür efendi efendi filmimi izleyip salondan çıktım.

Filmin oyuncu kadrosu yine göz dolduruyor . Batman rolünde serinin önceki 2 filminde de oynayan Christian Bale Batman'i, Batman'in sadık hizmetkarı Alfred'i müthiş bir usta Michael Caine, Batman'in tüm ekipmanlarını tasarlayan ve üreten Alfred'den sonraki en yakın olduğu kişi Lucius Fox'u Morgan Freeman canlandırmakta.  Serinin bu filminde ise "Catwoman" Selina Kyle'ı güzel oyuncu Anne Hathaway , Batman'in azılı düşmanı, suç makinası Bane'i İngiliz aktör Tom Hardy canlandırmakta.

Pek çok insan Joker ile Bane'in performanlarını karşılaştırmak isteyecektir. Her iki karakter de muthiş bir performans ortaya koyuyor. Bane nerdeyse tüm yüzü kapalı olması itibariyle joker gibi mimiklerini değil maskülen vucuduyla gayet başarılı bir performans sunuyor ; LAKİN JOKER'in yeri her zaman başka olacaktır!

Batman Harvey Dent'in ölümünden sonra ortalıktan kaybolmuş, sırra kadem basmıştır. Kimse nerede olduğunu ve ne yaptığını bilmemektedir. Şehirde suç oranı oldukça düşmüş, suçluların hepsi hapishanedir ta ki Bane ve arkadaşları gelene kadar. Artık Gotham City'de hiçbirşey eskisi gibi olmayacaktır. Tüm şehirin kontrolü Bane'nin eline geçmiştir ve şehirin sokaklarında nükleer bir bomba dolaşmaktadır!

Bruce Wayne kendisine düzenlenen bir komplo sonucu tüm servetini kaybetmiş ve Bane tarafından yeraltında bir hapishaneye hapsedilmiştir. Batman'in başına gelmedik kalmamış, herşey alehine işlerken Catwoman'dan alacağı yardımla Gotham şehrini kurtarmaya çalışacaktır.

Batman serilerinin içinde en iyisi olduğunu düşündüğüm serinin son filmi, önceki Batman filmlerinden gerçek dünya da geçiyor olması senaryosu çizgi film izliyor etkisinden kurtarmış daha derin oyunculuk ve hikaye ile izlemesi keyif verici bir üçleme ortaya çıkarmışlardır.

Batman serisinin son filmi "The Dark Knight Rises" bütçesi 250,000,000 $. Oldukça yüksek bütçeli filmin daha açılış haftasında sadece ABD'de  $160,887,295 (22 temmuzda vizyona girdi). Dünya genelinde ise  $268,276,424 lık muazzam bir gişe ile açılış yaptı! Daha ilk haftası dolmadan kara geçen filmin ilerleyen haftalarda tüm zamanların en çok gişe yapan filmlerinden biri olacağını söylemek pek de zor değil!                                                                                                                                                                   Serinin bir önce ki filmi The Dark Knight (2008) $533,316,061 gişesiyle ABD'de 4, $1,001,921,825 gişesiylede dünyada tüm zamanların 12.sırasındadır!

Sonuç olarak Christopher Nolan'ın Batman üçlemesinin son filmi  "The Dark Knight Rises" son derece başarılı ve görülmeye değer bir başyapıt olarak karşımıza çıkıyor.

Bu haftasonu sinemaya gitmek için bundan daha iyi bir neden olamaz, hele klimalı salonların olduğunu düşünecek olursak bu sıcaklarda yapılacak en iyi etkinlik bu olacaktır.

İyi seyirler!

Yönetmen: Christopher Nolan
Senaryo: David S. Goyer, Christopher Nolan, Bob Kane, Jonathan Nolan
Oyuncular: Christian Bale, Gary Oldman, Tom Hardy, Joseph Gordon-Levitt, Anne Hathaway, Marion Cotillard, Morgan Freeman, Michael Caine, Matthew Modine, Alon Aboutboul
Tür: Aksiyon, Macera, Suç, Gerilim
Müzik: Hans Zimmer
Görüntü Yönetmeni: Wally Pfister
Gösterim Tarihi: 27 Temmuz 2012 Cuma
Yıl: 2012



EDİTÖR:ELİF AYKANAT

EFES ONE LOVE 11

Bu sene 11.si düzenlenen Türkiye’nin en uzun festivalinde bu sene ki bomba gruplar Kaiser Chiefs ve Pulp'dı!

Her sene büyük bir merakla beklenen festivalin ilk gününde tatsız bir gelişme tüm festivalin havasını kaçırdı!! Kapıların açılmasına 30 dk kala Efes Pilsen alkol satışının yapılamacağını açıkladı! Tabii ki bu katılımcılar tarafından son derece sert bi bir şekilde eleştiridi. Hatta biletlerini iade etmek isteyenler oldu ve Efes Pilsen e bunu anlayışla karşılayıp iadeleri kabul etti!

Peki tüm anlaşmaları yapmış olmasına rağmen son dakikada mı belli oldu tüm bunlar yoksa birileri bunu sabote mi etti?!

Eyüp Paltformu’nun günler öncesinden sosyal medyada başlattığı karalama kampanyası ile sınırlı kalmayıp gerekli kurumlarırı da devreye sokarak belki festivalin yapılmasını engellyemedi ama Bilgi Üniversitesi’nin içindeki barlara "mahalle baskısı" uygulayarak alkol satışını durdurmayı malaesef ki başardı! Başardı da ne oldu? kimse alkol içmedi mi daha mı iyi oldu? Sonuçta alkol içmek suç değil. İçmek isteyen herkes kapının önüne çıktı orda içti, ortalık içki şişesi ve boş kutu bira doldu hem ortalık kirlendi hem de içki yasağı böyle delinmiş oldu!
Bunu gören Eyüp Platformu’ndaki işgüzarlar ertesi gün zabıta ve çevik kuvvetten yardım alarak insanların oturup bira içtiği yeri polis çemberine aldılar. Hatta 2 kişi ellerinde pankartlarla küçük bir protesto yaptı. "Eyüp'ü batılılaştırmayacağız" pankartlarıyla provakasyonlarını yaptılar. Allahtan sağ duyulu insanlar vardı da o grup ordan uzaklaştırıldı!
Yazının başında da söylediğim gibi 11.si düzenlenen bir organizasyonda daha önce aklınız nerde demezler mi? Eminim daha önce de akıllarında bu vardı ama malum iktidar partisinin de güçlenmesiyle daha da cesaretlendiler ve daha da cesaretlenip neler yapabilecekleri insanı korkutuyor!!!

Biz yine festivale dönecek olursak festival alanı yine birbirinden eğlenceli standlarla doluydu ve bunların en başında Teddy Bear'lı Cornetto reklamı geliyor. Çiftler yeşil ekran önünde 4 sahnesi olan bir reklam filminde oynuyorlardı sonra en çok ilgi gören stand sprey boya ile beyaz thsirtlere çeşitli şekillerle boyamaktı. Langırt masaları her zamanki gibi kapalı gişeydi boş masa bulmak festival alanında alkol bulmaktan daha zordu desem sanırım durumu gayet iyi anlatmış olurum :)


Gruplara gelince bence en sönük yıldı diyebilirim. Festivalin yıldız Kaiser Chiefs'di! Olağanüstü performanslarıyla herkesi çoşturmayı başardılar ve alkolün yasaklanması konusunda da yorumlarını yapmadan geçmediler!


Sonuç olarak festivali ne kadar sabote etmek isteselerde başarılı olamadılar. Bakalım önümüzdeki sene Efes bu gelişmeleri nasıl değerlendirecek? Festivalin yerini mi değiştirecek yoksa alkol ruhsatı için daha etkin bir çözüm mü bulacak bekleyip göreceğiz!


Ghost Busters (Hayalet Avcıları)


Bugün bir film izleyeyim dedim. Arşivimi karıştırırken "Ghost Busters (Hayalet Avcıları)"na rastlayınca izlemeye karar verdim. İyiki de izlemişim ne keyifli bir film olduğunu hatırladım, severek izledim. Lakin günümüzdeki efektleri düşündüğümüzde "Ghost Busters (Hayalet Avcıları)"nın efektleri o kadar zayıf, amatör kalıyor ki o kadar gerçeklikten uzak geliyor ki seyir zevkine elbette etki ediyor. Bunla birlikte filmin geçtiği yıllarda ( 8 Haziran 1984 yani 28 sene önecesinden bahsediyorum) bu efektlerin gayet tatmin edici olduğunu unutmamak lazım. Mesela ben ilk izlediğimde gayet mükemmel gelmişti o yüzden yeni nesil için bu efektlerin alay konusu olması içten bile değil! Ama unutulmaması gerekir ki zamanının en pahalı komedi-Bilim kurgu filmiyd i($32.000.000 bütçesiyle  $280,549,539 hasılat elde etmiş yapımcılarının yüzünü güldürmüştür) ve çılgınlık seviyesinde bir ilgi ve sevgi vardı!

 Filmin konusuna gelince  yıllardır hayaletler üzerine araştırmalar yapan Dr. Raymond Stantz ve arkadaşları sonunda bir hayalet ile karşılaşır ama ne yapacaklarını bilememektirler . Bu arada üniversitede akademik kariyeri yapan 3 arkadaş ödeneklerin kesilmesi sonucu üniversiteden uzaklaştırılır. Onlar da hayaletleri yakalamak için eski bir itfaiye binasınında"Ghost Busters (Hayalet Avcıları)" adıyla bir şirket açarlar, ilk başlarda pek iş yoktur lakin yavaş yavaş ünleri yayılır. Bu arada paranormal boyuttan açılan bir kapı ile işler daha da karışacaktır.


"Ghost Busters (Hayalet Avcıları)" kadrosundaki  Bill Murray (Dr. Peter Venkman), Dan Aykroyd (Dr. Raymond Stantz), Harold Ramis (Dr. Egon Spengler), Sigourney Weaver (Dana Barrett), Rick Moranis (Louis Tully) gibi ünlü yıldızların usta oyunuyla kült film sınıfına giren "Ghost Busters (Hayalet Avcıları)" devam filmleriyle de büyük beğeni toplamıştır.

 Filmin yönetmeni Ivan Reitman aynı zamanda filmde Zuul / Slimer'ı seslendirmiştir


Bugün ne izlesem diye düşündüğünüz bir gün keyifle tercih edebileceğiniz gayet keyifli bir film mısırları patlatın ve ekranın karşısına geçin İYİ SEYİRLER!



IMBd:7.8






Yönetmen:Ivan Reitman
Yapımcı:Ivan Reitman
Senarist:Dan Aykroyd
Oyuncular:Bill Murray
Dan Aykroyd
Harold Ramis
Sigourney Weaver
Müzik:Elmer Brenstein
Görüntü yönetmeni:Lazslo Kovasc
Kurgu:Sheldon Kahn
Dağıtıcı:Warner Bros. Pictures
Türü:Komedi/Bilim kurgu
Süre:105 Dakika
Dil:İngilizce




Editör:Elif Aykanat


The Amazing Spider-Man (İnanılmaz Örümcek Adam)


The Amazing Spider-Man (İnanılmaz Örümcek Adam)

Marvel'in en sevilen kahramanlarından örümcek adamın yepyeni versiyonu The Amazing Spider-Man (İnanılmaz Örümcek Adam)  ile izyecisinin karşısında. Bu sefer ki film isminden oyuncularına kadar öncekilerden daha farklı ve daha etkileyici olmuş.
Öncelikle filmin başrol oyuncusu degişmiş yepyeni bir örümcek adam gelmiş ama degişmeyen tek şey örümcek adam olma sürecini tekrar tekrar izleyecek olmamız.
Sanırım artık herkes bunu ezberlemiş olmalı umarım gün olur da Ultimate Spider-Man'de beyaz perdeye gelirse bi dejavu daha yaşamayız!

Kısaca filmin konusuna gelince: Peter küçükken ailesi tarafından halasına bırakılır ve o günden sonra ailesinden hiç bir haber alamaz. Birgün tavan arasından babasına ait bir çanta bulur, çantanın içinde bulduğu bir gazete küpürü ve dosyadan yola çıkarak babasının izinden giden Parker'ın yolu Oscorp'a çıkar. Orda bir örümceğin ısırması sonucu süper güçlere sahip olmuştur bu arada babasının bulduğu formülü eskiden onunla çalışan Dr. Curt Connor'a verir ve O'nun da dev bir kertenkeleye dönüşmesini sağlamıştır ve tüm insanları üstün ırk haline dönüştürme çabasını örümcek adam engellemek için elinden geleni yapacaktır!

Örümcek adam'ı bilenler bilir diğer süper kahramanlar arasında espiri anlayışı en üst seviyede olan insanları güldürmeyi başaran bir karakterdir. Bu filmde de bu yönünü bize gösteriyor lakin biraz daha fazla olabilirdi gibime geliyor!

Filmi izlerken örümcek adamın başının sürekli polisle belaya girmesi aklıma Batman'i getirdi. Polis Batman'i çağırmak için büyük bir ışık kullanırken Örümcek adam suçluları yakalamasına rağmen polisle sürekli sıkıntı yaşıyor bu da bana enteresan gelen bir aknektot :)

Peter Parker'ın vazgeçilmez aşkını Mary Jane olarak biliriz. Bu filmde Gwen Stacy ile bir aşk yaşıyor. Bence MJ'den daha güzel olmuş bununla bir asıl oğlanın eskisinden daha başarılı olduğunu söyleyebilirim.

Filmin bütçesi 215 milyon dolar ile bi önceki filminden 43 milyon dolar ile daha düşük. Düşük bütçesi ile şimdiye kadar en iyi hasılatı yapacak film olacağını tahmin ediyorum ki film ABD Bağımsızlık Günü'nden bir gün önce, yani 3 Temmuz'da 35 milyon dolar bilet satarak ilk rekorunu kırdı bile. Şimdiye kadar ki en iyi hasılat yapan ve aynı zaman da tüm zamanların en çok hasılat yapan filmler sıralmasında 22.sırada bulunan örümcek adam 3($890,830,303) filmini geçmesini bekliyorum.

Örümcek adamın resmi internet sitesi http://www.theamazingspiderman.com da cep telefonunuz için eğlenceli uygulamlar oyunlar  filmden sahneler ve daha fazlası ile sizi bekliyor.

Süper kahraman filmlerini seven aksiyon ve süper efektleri ile büyük ilgi çeken The Amazing Spider-Man (İnanılmaz Örümcek Adam) kaçırmayın derim pişman olmayacaksınız

Yine 3D ve türkçe dublaj seçeneği ile sinemaseverleri bekliyor.


İYİ SEYİRLER


Yönetmen:Marc Webb
Oyuncular:Andrew Garfield , Emma Stone , Rhys Ifans , Denis Leary
Senaryo:James Vanderbilt, Alvin Sargent, Steve Kloves
Müzik:James Horner
Görüntü yön.:John Schwartzman
Tür :Aksiyon , Macera
Süre :136 dakika  
Yapım yılı:2012
Ülke :ABD
Dağıtıcı:Warner Bros.


Editör:Elif Aykanat


Buz Devri 4 : Kıtalar Ayrılıyor (Ice Age: Continental Drift)

Buz Devri 4 : Kıtalar Ayrılıyor (Ice Age: Continental Drift)

 Manny, Diego ve Sid'den oluşan tarih öncesinin sıradışı ailesi kıtalarin ayrılmasi sonucu  diğerlerinden ayrı kalırlar. Büyük bir buz kütlesi üzerinde uçsuz bucaksız okyanusda bin türlü afeti ölmeden atlatan, diğerlerinin olduğu kıtaya dönmek isterken korsanlar tarafından rehin alınan kahramanlarımız epik bir macera izleyenlere keyif dolu 94 dk sunuyor.

Filmin bircde izyenlere keyifli bir süprizi var. İce Age'ın başlamasını beklerken "Simpsons"ın sevimli küçük kızı Maggie'nin 4,5 dakikalık 3D kısa animasyonuyla karşılaşıyorsunuz. Benim en sevdiğim hiç söz olmadan onca şeyi başarılı bir şekilde anlatmaları oldu. Gidip siz de görün derim!

Ilk 3 maceranin büyük ilgi görmesi sonucu devam filmi büyük bir iştahla yapılan 'Buz Devri Kıtalar Ayrılıyor' bakalım gişede iyi bir iş yapacak mı?

Film boyunca ara ara verilen, hatta kıtalarin ayrılmasinin sorumlusu gösterilen tarih öncesi sincap Scrat seyircinin en çok güldüğü karakter olmaya devam ediyor. Umarım 5. film çekildiğinde daha uzun süre izleyebiliriz.

Sid'in ailesiyle de tanışacağımız Buz Devri 4 : Kıtalar Ayrılıyor (Ice Age: Continental Drift)'de ailenin geri kalanının da Sid gibi komik olduğunu görüyoruz. Belki de filmde daha fazla yer almaları güzel olabilirdi!

Ben 3D filmleri pek sevdiğimi söyleyemeceğim ama konu animasyon olunca olay değişiyor. Herşeyin 3Dsi yapıldığı günümüzde 3D'nin en yakıştığı tür animasyonlar olarak öne çıkıyor. 3D filmlerde altyazı okumak ve filimi takip etmek pek zor oluyordu. Sanırım bu yüzden tüm 3D filmlerin dublajlı versiyonları da vizyonda oluyor ki bence çok yerinde olmuş. Böylece alt yazı okumamak için sinemaya gitmeyen insanları da salonlara çekmeyi başardılar.

Buz Devri 4 : Kıtalar Ayrılıyor (Ice Age: Continental Drift)'in  resmi sitesini de ziyaret etmenizi tavsiye ederim içinde oyunlar, bilgisayarınız için duvar kağıtları ve daha pek çok süpriz sizi bekliyor.  http://www.iceagemovie.com/

Buz Devri 4 : Kıtalar Ayrılıyor (Ice Age: Continental Drift)'nin seslendirmesinde Haluk Bilginer, Altan Erkekli ve Ali Poyrazoğlu öne çıkan isimler! Bu usta oyuncuların seslendirmesiye film Türk izyeyicisi için müthiş bir seyir sağlıyor.

Buz Devri 4 : Kıtalar Ayrılıyor (Ice Age: Continental Drift) sinemalarda izleyicisini bekliyor; eğer önceki filmleri sevdiyseniz son filme bayılacaksanız!

İYİ SEYİRLER

Yönetmen: Steve Martino, Mike Thurmeier
Senaryo: Michael Berg, Jason Fuchs
Oyuncular: Ray Romano, John Leguizamo, Aziz Ansari,
Joy Behar, Christopher Campbell, Alain Chabat, Ester Dean,
Peter Dinklage, Aubrey Graham, Jason Fricchione
Tür: Animasyon, Macera, Komedi, Aile
 Müzik: John Powell
Görüntü Yönetmeni: Renato Falcão



Editör:Elif Aykanat

SKANDAL DİVAN PUB

SKANDAL DİVAN PUB

Dün gece murat ve merve ile caddeye indik güzel bir akşam yemeğinin altından kısa bir yüyüş yapıp divana pub'a gittik oturur oturmaz garson gelip 15 dk sonra sonra kasayı kapatacaz siparişleri alabilr miyim dedi.bizde hemen söyledik içkilerimiz geldi içtik sohbetimizi ettik ama baktık iyice toparlandılar bi biz kalmıştık içeride bizde biraz rahatsız olduk haliyle kalkalım dedik;o an saate de pek bakmadık geç oldu herhalde diye düşünüdük ama yazın hele cumartesi gecesi için gayet normal bir saati ki bunu starbucksdan Caribou Coffee'ya kadar pek çok mekanın açık olduğunu görünce daha iyi fark ettik lakin divanın neden öyle erkenden kapandığını anlamadık her yer açık cadde de bir DİVAN PUB kapalı tam bir skandal bence!!! adı "PUB" olan bi yer 12 de mi kapanır kahveciler açık pub kapalı bu skandal değilde nedir!Divan pub adının sonunda ki pub ibaresinin manasını bilmiyor ya da biliyorsa onu çıkarmalı pastane olarak devam etsin diyecem de yol üzerinde özsüt de açıktı neresinden tutsak divan pub elde kalıyor!!!

ORDİNARYÜS


ORDİNARYÜS

Çarşamba günü FBTV'de Lefter sergisi olduğunu görünce yarın gidiyorum dedim. Perşembe 14:20 vapuruyla Büyükada'ya haraket ettim. Adaya varınca çınar meydanındaki Çağla Gürsoy Kültür ve Sanat Merkezi'ne gittim. Daha sanat merkezine varmadan sarı-lacivert çubuklu panoları görüyorsunuz. Gezdikçe kırmızı-beyaz, siyah-beyaz ve sarı-kırmızı panoları da görüyor, LEFTERimiz hakkındaki övgü dolu sözleri okudukça duygulanıyorsunuz.

Size Lefter ile alakalı serginin girişinde yer alan panodan bir alıntı yapayım;

LEFTER (elefterios) özgür anlamına geliyor. Doğumu 22 Aralık 1924 (Kayıtlara 1925 olarak geçmiş), babası balıkçılık yapan Hristo, annesi terzilik yapan Argiro. 20.yüzyılın başında, Arnavutluk'tan Büyükada'ya göçen Rum kökenli bir aile. Fenerbahçe forması altında 615 maç 423 gol, Milli takımda 50 maç 21 gol, 7 kez kaptanlık, 50 milli maç madalyası alan ilk futbolcu. Milli takımda en çok gol atan 3. futbolcu. Yurtdışına bonservis alınmak suretiyle transferi yapılan ilk futbolcu. Adına jübile yapılan ilk futbolcu. 1954 yılında 400. golü atan futbolcu, yaşarken heykeli dikilen ilk futbolcu.(Lefter sergisinden alıntıdır)

Son derece özenle seçilmiş sözler ve resimlerle süslenmiş panoların her biri bir tarih taşıyor. LEFTER'in sadece Fenerbahçeliler için değil her takım tarfatarı, oyuncusu
için son derece saygı ve sevgi duyduğunu LEFTER'in Kars'a gittiğnde oaraya gitmiş tüm siyasi partilerden daha büyük bir kalabalığı topladığını, milli formayı 50. kez giyen ilk milli futbolcu olduğunu ama o zamanki hükümetin bunu hazmedemeyerek alalacele bir milli maç tertip edip Turgay Şeren'i en çok milli formayı taşıyan oyuncu yaptıklarını ve hepsinden öte Rum, Türk, Çerkez, Kürt olmaktan öte Türkiyeli olmanın asıl oldğunu, vatanına bağlılığın önemini öğreniyoruz.

LEFTER sadece futboluyla, hayat görüşüyle sadece bulunduğu zamanda değil günümüze de büyük  mesajlar ve dersler vermektedir. Son derece mütevazi, şımarmayan, karakteri, ülkesine olan bağlılığyla da gerçek bir idol oluyor.
Bu büyük şahsiyetin vefatı sadece Fenerbahçe'yi değil tüm ülkeyi yasa boğmuştur. Yurt dışında futbolcu ve teknik direktörlük yaptığı İtalya, Fransa, Yunanistan ve Güney Afrika Cumhuriyeti'nde de derin üzüntülere neden olmuş, Fiorentina ve Nice'in resmi internet sitelerinde vefat haberi yer bulmuştur. Vefatında bile belki tarihde bir daha olmayacak külüp taraftarlarını birleştirici özelliği ile bizlere sporun kardeşlik olduğunu bir kez daha hatırlatan ORDİNARYÜS TOPRAĞIN BOL MEKANIN CENNET OLSUN!

Bu sergiyi düşünüp hayata geçiren sponsor olarak destek veren ve emeği geçen herkesden allah razı olsun, sahip olduğumuz böyle değerler için ne yapsak azdır.
Sergide sadece panolar yok LEFTER'in balmumunda bir heykeli, video gösterimleri de serginin ilgi çeken diğer parçaları.

Hangi takımlı olursanız olun gidip görmenizi tavsiye ederim





Editör:Elif Aykanat
 
Support : Creating Website | Johny Template | Mas Template
Copyright © 2011. VİZYONCU - All Rights Reserved
Template Created by Creating Website Published by Mas Template
Proudly powered by Blogger